Türkiye'de toplumun, kendisini merkezin uzağında hisseden geniş bir kesimi, DP ve AP gibi muhafazakâr; MNP, MSP, RP gibi İslamcı hareketler ve her iki ideolojinin zımni sentezi gibi duran AK Parti üzerinden Ankaradaki yönetim süreçlerine katılma imkânı buldu. İslam ile demokrasi arasındaki ilişkinin felsefi boyutu şimdilik heyecanını kaybetmiş bir tartışma gibi gözükse de, pratikte, özellikle 28 Şubat 1997 sürecinden sonra bu tartışmanın aşıldığı söylenebilir. En azından İslam ile demokrasinin uyumunu vurgulayanlar, 1980li yıllardaki gibi, itikadi bir sorgulamaya maruz kalmıyor; hatta AK Partide somutlaşan bu pratik uyumun, RPnin 1990lardaki tecrübesinde olduğu gibi, kerhen ortaya çıktığı iddiası da eskisi kadar kabul görmüyor. Türk siyasal yaşamında demokrasinin toplumsallaşması ve siyasal İslam'ın rolünü konu alan ve Türkiye'de Siyasal Katılım - Tek Partiden AK Parti'ye Siyasal İslam ve Demokrasi Tartışmaları- başlığıyla, daha çok Milli Görüş geleneğine odaklanan bu çalışma, siyasal İslamı Türkiye için bir siyasal imkân olarak ciddiye almayı önermektedir.'
(Tanıtım Bülteninden)
Kullanıcı Yorumları