çekhov, kahramanca tavırları olan kişiler yaratmamıştır. Onun kişileri olağan insanlardır; tümünün ilginç olmayan yaşamları vardır ve psikolojik açıdan hiçbir karmaşık ve olağan dışı özellikleri yoktur. Yazar, kahramanca tavırları olan, idealleştirilerek verilen dramatik kahramanları romantik ve gerçek dışı bulur; ona göre bu kişiler yaşamdan değil, yazarların kendi özlemlerinden doğar. Olağan insan, zamanının çoğunu yemeye içmeye, karşı cinsin peşinde koşmaya ve bir de saçmasapan konuşmaya harcayan kişidir. İşte sahnede gösterilmesi gereken insan da budur. Ona göre, insanoğlu, ancak bu olağanlığı ve tekdüzeliği görerek kendi özeleştirisini yapabilecek, belki böylece değişme ve yenilenme çabasına girebilecektir.
Bu yüzden çekhov'un tek boyutlu olmayan karakterleri kalıplanamaz, tekyanlı ele alınamaz. Onların sahne üzerindeki her jestinde, birkaç psikolojik özellik birden yer alır; aynı anda iki üç yönelişi birden devreye girdiğinden, karakteri ortaya çıkarmaya çalışan oyuncuyu zorlar ona ecel terleri döktürür. çekhov, bu karakterleri ve onların ilişkileri üzerine bir yargıda da bulunamaz. Onları seyircinin sağduyusuna ve adalet duygusuna bırakır. “Yargıcın görevi, sorunu jüriye doğru bir biçimde iletmektir, bir sonuca varıp yargıyı vermek ise jürinin görevidir“, diyen çekhov, karakterlerini kendi sınıfları siyasal inançları ve düşünsel eğilimleri doğrultusunda yaratmıştır. Ne ki onları açıklamaya ve kesin bir durumda göstermeye gitmez. Her ne kadar kişileri kendilerini açıklamaya çalışsalar da...
Kullanıcı Yorumları