İt Yangını her günkü hayatımızın alıştığımız sınırları içinde gezinirken bizi yoldan çıkaran kısa çarpışma anlarına odaklanan öykülerden oluşuyor. Ama yolun dışında büyük maceralar, yepyeni bir hayat yok. İnsan dönüp dolaşıp aynı yere geliyor, bir köpeğe dönüşse bile küçük hesapları bırakamıyor, ruhu ve bedeni arasındaki çatışma sürüyor. Huzur bulmak için karıncaların sayıldığı, varoluşsal zaferin bir sinekle mücadele arandığı bir dünya bu.
Reyhan Koçyiğit'in öykülerinde sıradan çaresizlik anları insanın algısında sıra dışı kırılmalara neden oluyor, anormal normale borcunu ödüyor.
“Tanrı beni üfürürken içime fazladan hava üflemiş olabilirdi. Nedeni neyse ne, özetle olmamışlığın olmuşluğu vardı üzerimde. Haddini bilmez, küstah uzay boşluğundaki bu küçük gezegende, yerçekimine esir düşerek sıkışıp kalmış, olmamış bir canlıydım işte.”
“Evet, lanetlendim, Tanrı'nın gazabına uğradım. Bu durumumu dünyevi hiçbir sebep açıklayamaz elbette. Yalakalıklarla dolu o yakarışlardan sonar Tanrı'nın bana, ‘Sana bir değer vererek yeryüzüne gönderdim. Ancak bununla yetinmedin. Verdiğimi beğenmeyip, başka biçimlere özendin. Senin bu yaptığın nankörlüktür ve cezasını çekeceksin.' Dediğini duyar gibi oluyorum. Bedenim bir köpekken, ruhumu hâlâ insan olarak bırakması, hatta beni genç bir kıza âşık etmesi ceza vermekte ne derece usta olduğunu gösteriyor. üstelik cins bir hayvan değil de, sıradan bir sokak köpeği olmak gururumu nasıl incitiyor bir bilseniz...”
Kullanıcı Yorumları